Antakya Haçlı Prensliği: Ortaçağ’ın Sarsıcı Hikayesi
Ortaçağ’ın en çalkantılı dönemlerinden biri olan Haçlı Seferleri
sırasında kurulan Antakya Haçlı Prensliği, sadece askeri mücadelelerle değil,
aynı zamanda doğal afetler, ihanetler ve diplomatik manevralarla dolu bir
tarihe sahiptir.
Stratejik Bir Merkez: Antakya
Antakya, MÖ 300 yılında Büyük İskender’in generali I. Selevkos
tarafından kuruldu. İsmini babası Antiochus’tan alan bu şehir, kısa sürede Roma
İmparatorluğu’nun en önemli şehirlerinden biri haline geldi. Hıristiyanlık
tarihinde de önemli bir yer tutan Antakya, Hz. İsa’ya inananlara ilk kez
“Hıristiyan” denildiği yer olarak kayıtlara geçti.
Haçlıların Gelişi ve Zor Kazanılan Zafer
1098 yılında, uzun süren kuşatma ve büyük zorluklar sonunda
Antakya, Firuz adlı bir muhafızın ihanetiyle Haçlıların eline geçti. Bu süreçte
Haçlılar kıtlık, hastalık ve dondurucu kış şartlarıyla mücadele etti. Şehir
kısa süre sonra Bohemund’un yönetimine geçti.
Depremler ve Felaketler Dönemi
Raymond d’Aguilers, 1097-98 yıllarında Haçlı ordugâhını vuran kıtlık hakkında bilgi veren birkaç yazardan biridir ve 1 Ocak 1098’de yeryüzü titrerken durumun nasıl bir vahamet içerisinde olunduğunu anlatır. Tapınak şövalyelerinin üstadı Philippe de Plessis, “yaşadığımız depremler dünyanın yaratılışından beri hiç kimsenin görmediği kadar korkunçtu” demektedir. Foucher de Chartres sadece 1097 ve 1117 seneleri arasında altı tane deprem kaydetmektedir ki bunların en ciddisi 1114 senesinde olmuştur. Merkez üssü, tamamen yerle bir olan Maraş görünmekle beraber, 60 mil ötede bulunan Antakya’daki yapılar da ciddi hasar görmüştü. 1202 ile 1170 tarihli Suriye depremi St. Peter Katedralini yerle bir etmiştir. Sadece bununla kalmamış şehrin surlarını ve Trablus Kontluğu'nda bulunan şövalye tarikatlarının kalelerini de mahvetmiştir. Bu depremden Halep, Hama, Humus, Baalbek gibi Müslüman şehirleri de hasar görmüştür.
İlgazi-Roger Çatışması ve Sarmada Felaketi
1119 yılında Halep üzerindeki egemenlik mücadelesi, Artuklu lideri İlgazi ile Antakya Prinkepsi Roger’i karşı karşıya getirdi. Sarmada’daki Belat Muharebesi’nde Roger, büyük bir yenilgiye uğrayarak öldü. Bu olay, Antakya Haçlı Prensliği için kırılma noktası oldu.
Bizans’ın Gölgesindeki Prenslik
1137 yılında Bizans İmparatoru Ioannes Komnenos, Antakya’ya sefer
düzenledi ve bölgedeki Haçlı etkisini önemli ölçüde kırdı. Prens Raymond,
Bizans’a tabi olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. İmparator, Antakya’yı yeniden
Bizans egemenliğine bağlama planları yapsa da, bu planlar ömrünün sonuna kadar
tamamlanamadı.
1143 yılında bir av kazasında hayatını kaybeden İmparator Ioannes’in ardından, Antakya üzerindeki Bizans baskısı azaldı. Ancak şehir, artık eski askeri gücünden ve siyasi etkisinden uzaktı.
Bizans İmparatoru
Manuel Komnenos ile Haçlı Devletleri Arasındaki İşbirliği
Kudüs Kralı Baudouin’in erkek varisi yoktu, bu sebeple Konstantinopolis’ten bir eş bulunmasına karar verildi. 1158’de Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’un yeğeni Theodora ile evlenen Baudouin, Bizans’ın mali yardımlarını almayı umuyordu. Manuel, özellikle Toros dağlarındaki Renaud de Chatillon’un engellemelerine karşı harekete geçti. Toros, yakalanmak üzereyken bir Latin hacı tarafından uyarılarak kaçtı.
1158 Kasım ayında Manuel, Tarsus’u alarak Kilikya’ya doğru ilerledi. Bu durum, Renaud’u endişelendirdi ve Lazkiye Piskoposu Gerard ile işbirliği yaparak hızla Misis’e gitmeye karar verdi. Renaud, Manuel ile görüşme sırasında imparatora sadakat yemini etti ve Bizans’ın Antakya’ya bir piskopos göndermesini kabul etti. Manuel, Antakya’da en büyük emeline ulaşmış ve Bizans’ın nüfuzunu şehre yaymıştı.
Manuel’in Zaferi ve
Bizans’ın Nüfuzunun Pekişmesi
Manuel, 12 Nisan 1159’da Antakya’ya büyük bir törenle girdi. Baudouin, Manuel’i sıcak bir şekilde karşıladı. Ancak, Manuel Antakyalılara güvenmemekteydi ve değerli taşlarla süslenmiş, göğüs zırhı giymişti. Vareg muhafızları, Manuel’e baltalarıyla eşlik ediyordu. Bu zafer, Bizans’ın Haçlılar üzerindeki üstünlüğünü pekiştirdi ve Ermeni Kilikya topraklarını da Bizans sınırlarına katıldı.
Haçlı Devletlerinin
Dağılması
1171 sonlarına gelindiğinde, Nureddin Zengi'nin Selahaddin Eyyubi'ye karşı duyduğu derin güvensizlik arttı. Selahaddin, Haçlılara karşı ortak bir saldırı için çekingen davrandı. Ancak Nureddin’in ölümünün ardından, Selahaddin topraklarını yönetmeye devam etti. Bu dönemde, IV. Baudouin Kudüs Kralı oldu ancak cüzzam hastalığına yakalandı.
Selahaddin ve Haçlılar arasındaki barış, Kerek hâkimi Renaud de Chatillon yüzünden bozuldu. Renaud’un 1182’deki barışı bozması, Selahaddin’in nefretiyle sonuçlandı. 1183’te Kızıldeniz’e düzenlediği saldırı, Selahaddin’in sabrını taşırdı ve 1187’de Renaud’u yakalayarak öldürdü. Renaud’un öldürülmesi, Haçlılar için büyük bir kayıp oldu.
Hıttin Savaşı
1187’deki Hıttin Savaşı’nda Haçlılar büyük bir bozguna uğradı. Selahaddin, esir aldığı Renaud’u öldürdükten sonra, Haçlılar’a karşı daha da sertleşti. 1187’de Kudüs’ü yeniden fetheden Selahaddin, Haçlıların doğudaki egemenliklerini sona erdirdi. IV. Baudouin’in taht mücadelesi devam ederken, Guy de Lusignan Kudüs Kralı oldu.
Son Darbe: Antakya’da Türk Hakimiyeti
Selahaddin’in politikalarını devam ettiren Memlük Sultanı Baybars Haçlıları bölgeden atmak için seferler düzenlemeye devam etti. 1268’de Antakya’ya hücum ederek kısa bir kuşatma sonrası şehri fethetti. Bu fetih, Haçlıların doğudaki ikinci prensliğinin sonunu getirmişti.
Yazar: Belma DÖNMEZ
Malcolm Barber-Haçlı Devletleri Tarihi
Ebru Altan-Antakya Haçlı Prinkepsliği Tarihi. Kuruluş Devri (1098-1112)
Steven Runciman-Haçlı Seferleri Tarihi (Cilt 3)
Yorumlar
Yorum Gönder